27 Eylül 2015 Pazar

MUTLULUKTA NİRVANA

             


Sıradan mutluluğu yaşayarak kendimi şanslı sayarken ister istemez halimden şikayet ederken buluyorum kendimi.Hüzün duyamadığım için bir tarafım eksik...Yaşamı tam anlamıyla yaşayamıyormuşum gibi biraz.Yine kıskanıyorum acısıyla mutluluğu tadanları.Hüznüydü korkusuydu neşesiydi derken hayatı sonuna kadar yaşayanları.Sorguluyorum yine kendimi bizimki gerçek mutluluk mu diye.Dertsiz tasasız bir yaşamda mıydı gerçek mutluluk yoksa acısıyla korkusuyla mı gerçek mutluluktu?Ne kadar hissedebiliyordum acaba yaşamı?Ne kadar hissedebiliyordum duygularımı?Hep gelen sıradan mutluluk muydu en güzeli yoksa arada bir gelen ama geldi mi tam gelen miydi gerçek mutluluk?
  Yine girmiştim bir karmaşanın içine diye düşünürken ellerim sanki cevabın orada olduğunu bilir gibi gitmişti defterlerimden birine.Ne zaman yazdığımı hatırlayamadığım bir söz karşıladı beni sanki bu karmaşanın içinden çıkarmak istercesine                                                        
         ''Hiç acı çekmeseydik kalır mıydı                        değeri mutluluğun?''

18 Ağustos 2015 Salı

Kararımda ''BEN'' Varım

 
Düşünmeden aniden verdiğin kararlarda gizlidir hayat.Üstünde düşünülmüş ne bir kurgu ne bir plan vardır.Ne bir neden ne bir sonuç vardır.Ne bir çıkar ne bir zarar vardır.Ama işte tam orada tam o sırada verdiğin kararlarda kişiliğinin yansıması vardır.Özgürlüğün vardır.Doğallığın vardır.Yaşamın sana duyduğu saygı vardır.
     Belki sonradan duyacağın pişmanlıktır ama senin kararındır.Belkide hayatın boyunca kendi kendine verdiğin tek karardır.Belkide insanların senin kişiliğine saygı duyduğu tek karardır.
     İşte bu yüzden aniden aldığın ve sonuna kadar arkasında durduğun kararlardır hayatını değiştiren.Dönüm noktasıdır o anlar.Birey olmanın,insan olmanın,özgür olmanın başlangıcıdır...

1 Temmuz 2015 Çarşamba

Ölümün Soğukluğunda



Bir ölümü daha kaldırabilir miydi bu beden?Yapabilir miydi gerçekten?Yaşamaya devam edebilir miydi?Yaşamın eksik olduğunu bildiği halde hiç bir şey olmamış gibi yaşayabilir miydi?Keşke o da olsaydı demekten vazgeçebilir miydi?Onsuz da yaşayabilir miydi?Onu görmeden sesini duymadan yaşayabilir miydi?Onun eksikliğini doldurabilir miydi bu kalp?Peki ya gözlerim bu kadar göz yaşında dayanabilir miydi?Onun gözlerine tekrar bakmadan yapabilir miydi?O son anlarını hafızasından silebilir miydi?Onsuz bir hayat olabilir miydi?Ellerim ona dokunmadan yapabilir miydi?Onun yerine mezarına dokunabilir miydi?Tenindeki o sıcaklığı bir kez daha hissedebilir miydi?Sahi bedenim bunların hepsini kaldırabilir miydi?

23 Haziran 2015 Salı

Aşk...



Aşk..En saçma eylem.En çok arzu edilen aynı zamanda en çok korkulan.Dünyanın en güçlü insanı yaparken bir o kadar da güçsüzleştiren. Mutlulukların ve üzüntülerin en büyüğünü yaşatan.Seni hayata bağlayan ya da seni hayattan koparan.Bütün zıtlıkları içine alıp uyum                                                                                                                 oluşturan..

15 Haziran 2015 Pazartesi

Gece...

 Bir derviş misali gezmek isterdim bu gökkubbenin altındaki her bir diyarı.Her yerde bu kadar güzel miydi bu gece?Bu kadar sessiz bu kadar huzurlu...Herkes bu güzelim geceyi görecek kadar şerefli miydi yoksa gece mi bu kadar şefkatliydi?
    Ah şu gece...Benim bakmaya doyamadığım gecem.Her gün ölüp de bir daha seni göremezsem diye geceleri uyumaya kıyamadığım.Baktıkça hayran kaldığım,seyre doyamadığım.Her gün aşk-ı ilan ettiğim.Her bir sevincimi üzüntümü paylaştığım.Hem dostum hem sevgilim...

8 Haziran 2015 Pazartesi

Sevme beni be üstadım!

Sevme beni be üstadım...Ben ne sevilmeyi becerebildim ne de sevmeyi.Ne koşulsuz,şartsız sevebildim;ne de koşulsuz,şartsız seveni sevebildim.Ben sevmeyi de sevilmeyi de hiç haketmedim ki üstadım.Ben hiç bir zaman sevme fikrine aşık olmadım ki.Ben sevme fikriyle tanışmadım bile.Ben sevmek ne demek öğrenmek bile istemedim ki.Ben hep sadece ve sadece ben olarak kalmak istedim.Bir başkası hep fazla geldi bana.Ben hep ben olarak kalmalıydım,başkasına bağlı olmadan,başkasını düşünmeden...Yeni insanlarla bir bir tanışıp sonra bir bir unutmalıydım.Kimse kalıcı olmamalıydı benim hayatımda.Ne sevgi,ne aşk,ne dostluk...Hiç biri olmamalıydı.Ben sadece ve sadece ben olarak,hiç bir şeyi ve hiç kimsesi olmayan ben olarak kalmalıydım.İşte bu yüzden sevme beni be üstadım...

5 Haziran 2015 Cuma

"Biz" Olma Yolunda

 Ben ki yazdıklarımda ve yazılanlarda bulurum kendimi.Her okuduğumda yeni bir pencere açarım hayata,yeni bir sokağını daha keşfederim dünyanın.Her birinin başlangıcında ayrı bir heyecan,her birinin sonunda ayrı bir burukluk ayrı bir yalnızlık...İçinden sanki bir ''ben'' kopar gibi,oysa ki bir ''ben'' katmışsındır kendine.Bir kez daha keşfetmişsindir kendini.
    Keşfedilmeyi bekler benlerin.Her biri dünyanın kıtaları gibidir.Keşfettikçe dolar için.Boşlukların azalır.Benlere yolculuklara çıkarsın istediğin zaman.Her bir ''ben''de tanırsın farklılıkları.Farklılıkları sevmeyi öğrenirsin zamanla.Farklılıkların bütünleşir.Bütünleştikçe biz olursun.Her biri birbirinden bir o kadar farklı bir o kadarda aynı olur.Her biri birbiri için yaratılmıştır.Her biri senin için yaratılmıştır...
   

28 Mayıs 2015 Perşembe

Bisiklet Yolculuğu

Bir bisikletle başladım hayata en güzelinden.Düdüğünden tut teker süslerine kadar her şeyi var.Bisikletlerin en güzeli benimki sanıyordum.Hayatın en güzelinin benimki olduğunu sandığım gibi.Bindim bisiklete başladım sürmeye biraz heyecan biraz korku ve biraz da merakla...Binmemle düşmem bir oldu tabi.İşte orada tanımaya başladım ben hayatı.Pes etmedim tekrar tekrar bindim her seferinde düştüm her seferinde bir yerim kanadı.O zaman anladım ben hayatın kanlı bir savaş olduğunu.En sonunda başardım.Sürüyordum bisikleti.O nasıl bir mutluluktur.Sanki dünyalar benim oldu ve her düşüşümün acısı bir anda yok oldu.Anladım ki hayatta sadece acı yoktu.Sürdüm sürdüm sürdüm...Sonsuza gider gibi.Bütün vücudumda hissettim rüzgarı.Savurdu beni hiç bilmediğim yerlere.Hiç görmediğim yüzleri gösterdi bana.Hiç görmediğim evleri,denizleri gösterdi;hiç koklamadığım kokuları koklattı.İşte o zaman anladım insanoğlunun keşfetmekle mükellef olduğunu.Yeni yeni kişiler geldi yanıma birlikte sürdük bisikleti.Sanki hep birlikte olacağız gibi hissettirdiler sonra hepsi teker teker gitti.Yine hayat ve ben baş başa kaldık.Ve işte o zaman anladım insanın hayatta her daim yalnız olduğunu...

26 Mayıs 2015 Salı

Sıradan Ruhların Ardından

 Dünyaya en küçük delil dahi koyamadılar,yaşadıklarını,bu havayı soluduklarını,bu toprakta anılarının olduğunu ispatlayacak.Kendileri bile inanmazken bu gerçeğe başkalarını nasıl inandıracaklardı bunun bir yanılsama olmadığını...Yaşamışlar mıydı sahi?Onlarda mutluluğu,üzüntüyü tatmışlar mıydı?Onlarda hissetmişler miydi yaşamı?Yoksa yaşadıkları sadece nefes alıp vermekten mi ibaretti?Peki ya dünya,dünya anlamış mıydı onların doğduğunu,onların buraya ayak bastığını?Ayak izlerinin diğer insanlardan farklı olduğunu anlamış mıydı?Bu nefesin,bu gülüşün,bu göz yaşlarının onlara ait olduğunu anlamış mıydı?Yoksa gülüşleri de göz yaşları da insanlara karışıp yok mu olmuştu?Yaşadıkları bu kadar basit miydi?Bu kadar gereksiz bu kadar anlamsız mıydı?
  Sevdiklerinin ölümüyle yok olacaktı yaşamları.Kimse imrenmeyecekti onlara.Kimse onların yaptıklarına ''vay be'' demeyecekti.Kimse yaptıklarını anlatmayacaktı.Ama en önemlisi kimse hatırlamayacaktı onları.Mezarına gelip ağlayan bir çift göz dahi olmayacaktı.Sen sahiden yaşadın mı diyenlere ''yaşadım'' diyemiyeceklerdi.İspatlayamayacaklardı.Unutulucaklardı...